"MİLLETİN" İDAM FETVASI

03:45

"MİLLETİN" İDAM FETVASI

              Bir devlet-millet yaşamı boyunca kaç defa boyunduruk altından kurtulabilir? Kaç defa küllerinden yeniden doğabilir? Çok değil sadece 93 yıl önce, yakın tarihimizde bu milletin ataları canlarını, mallarını, topraklarını, evlatlarını, yani geleceklerini; bizleri, büyük bir cesaret, fedakarlık ve kahramanlıkla savundu.
              Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkışı ve esarete asla boyun eğmeyecek milleti cesaretlendirmesi, dönemin hasta adamı Osmanlı'da çok şeyi değiştirdi. Küçük bir kıvılcıma ihtiyacı olan milli mücadele ateşi o günden sonra kahraman ecdadın da katılımı ile ateş topuna dönüştü.
              Milli Mücadele yurdun dört bir yanından destek buldu. Mücadelenin ülke içerisinde yayılmasında din adamlarının da payı oldukça büyüktü. Başta Ankara Müftüsü Rifat Efendi, Amasya Müftüsü Tevfik Efendi, Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi gibi isimler milli uyanışa destek veren din adamlarından sadece birkaçıydı.  Ancak her kesimde olduğu gibi din alanında da milli mücadeleye desteğin yanı sıra köstek olanlarda mevcuttu. Bunlardan biri de Damat Ferit Paşa ve hükümeti yanlısı Osmanlı Şeyhülislamı Dürrizâde Abdullah Efendi'ydi. Abdullah Efendi, kendisinin dahi hazırlamamış olduğu "milletin" idam fetvasına o zamanın şeyhülislam sıfatı ile imzasını attı.

DÜRRİZÂDE ABDULLAH EFENDİ'NİN HAYATI

             Dürrizâde Abdullah efendi 1869 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Dürrizade ailesinden altıncı ve son şeyhülislâmdır. Babası Rumeli Kazaskeri Dürrizâde Mehmet Efendi'dir. Fâtih Demirköşe ve Sultan Selim Rüşdiyesi'nde okumuş, on sekiz yaşında iken Bâb-ı Fetvâ Mektûbî Kalemi’nde mülâzım olmuştur. 1896’da bilâd-ı hamse, 1897’de Haremeyn, 1901’de İstanbul pâyelerini aldı. Kadı rütbesi ile Ankara'ya gönderilmek istendi, ancak saraydan aldığı destek ile İstanbul'da kaldı. 1901 yılında Meclis-i Tedkîkāt-ı Şer‘iyye üyeliğine seçildi. 1902 yılında ise Anadolu kazaskerliği pâyesini aldı.
              Devlet memurluğu da yapan Abdullah Efendi, II. Meşrutiyet dönemi getirildiği Anadolu kazaskerliği görevinden, iki yıl çalıştıktan sonra ayrıldı. 1918 yılında tekrar memuriyete döndü ve Defter-i Hâkanî Emânât-ı Aliyye dairesinde göreve başladı. Sadrazamlık makamına, Milli mücadeleye ve Kuvâ-yi Milliye hareketine anlayışlı bakan Sâlih Hulûsi Paşa'nın istifası üzerine Damat Ferit Paşa getirildi. Damat Ferit Paşa da kurduğu kabinedeki şeyhülislamlık görevine, 5 Nisan 1920'de Dürrizâde Abdullah Efendi'yi getirdi.
              Sultan Vahdeddin'in emri ile Dürrizâde Abdullah Efendi, 22 Temmuz 1920’de ikinci defa toplanan saltanat şurasına kabine üyesi olarak katıldı. Damat Ferid Paşa hükümetinin 31 Temmuz 1920 yılındaki istifası ile Abdullah Efendi'de şeyhülislamlık görevinden ayrıldı.
              Milli Mücadele zaferinin kesinleşmediği dönemlerde bir süre daha İstanbul'da kalan Abdullah Efendi, Milli Mücadele'nin kazanılması ile Eylül 1922'de önce Rodos'a kaçtı, ardından İtalya'ya geçti ve 23 Mart 1923'te hac vazifesi için gittiği Mekke'deki Harem-i şerif'te 30 Nisan günü vefat etti.

MİLLİ MÜCADELENİN İDAM FETVASI VE DÜRRİZADE'NİN İMZALAMASI

              1920'li yıllar... Osmanlı Devleti'nin dört bir yandan düşman işgaline uğradığı ve devletin son zamanları. Düşman kuvvetleri ülke topraklarını ele geçirirken, Osmanlı'da her devlet gibi bir çıkış yolu, bir dayanak arama ve ayakta kalabilme çabası içerisindeydi. Osmanlı Devleti, 30 Ekim 1918 günü imzalanan Mondros Mütarekesi ile kendisini savunamayacak duruma getirilmişti fakat halk kendini ve toprağını savunmak için tüm varlığını ortaya koymuş ve Milli Mücadele hareketini başlatmıştı.
              5 Nisan 1920 günü dördüncü hükümetini kurmak ile görevlendirilen Damat Ferit Paşa, kabinesindeki şeyhülislamlık görevine de Abdullah Dürrizade Efendi'yi getirdi. Milli Mücadele hareketine karşı tavrı ile ön planda olan Damat Ferit Paşa ve hükümeti, Mustafa Kemal ve Kuvâ-yi Milliye'ye karşı Dürrizade Abdullah Efendi'ye çıkarttırmış olduğu fetvayı 11 Nisan 1920 günü imzalattı. Osmanlı Devleti şeyhülislamı tarafından imzalanan bu fetva üzerine Ankara hükümeti de dönemin Ankara müftüsü Rifat Efendi'ye, karşı bir fetva çıkarttırmıştır. Çıkarılan bu fetvayı çok sayıda müftü, kadı ve müderrisin dışında birinci meclisteki ilmiyeden mebuslar da imzalamıştır. Rifat Efendi, 25 Nisan 1920'de,  çıkardığı bu fetvasından dolayı Osmanlı Devleti tarafından şeyhülislamlık makamınca görevinden azledildi.
              Milli Mücadelenin esaret altına sokulmaya çalışılan halka umut ışığı olması, düşman devletlerinin işgalleri ile paralel olarak Osmanlı Devleti'ne yapılan siyasi baskıları da had safhaya çıkarmıştı. Mustafa Kemal ve Milli Mücadelenin önde gelen isimleri için Damat Ferit Paşa ve hükümetinin bilgisi dahilinde hazırlanmış olan idam fetvası için bazı tarihçiler, dönemin düşman kuvvetlerinin baskılarını öne sürerek, fetvanın mevcut hükümete zorla verdirildiğini belirtmiştir.
              Ancak Damat Ferit Paşa'nın önceki iktidarlarında  Kuvâ-yı Milliye aleyhine çalışmalar yaptığı bilinmekteydi. Ayrıca Damat Ferit Paşa'nın Milli Mücadele karşıtı görüş ve tutumlarını ve İngiliz siyasetine ve himayesi altına girmeye yakınlığının da bilinmesi üzerine bir kısım tarihçi de, Milli Mücadele'nin idam fetvasının Kuvâ-yı Milliye'yi ve Milli Mücadeleyi bizzat engellemek için Damat Ferit Paşa Hükümeti'nin çıkarttığını aktarmıştır. Yanı sıra,  Mondros Mütarekesi'nde yer alan ordunun terhis edilmesi kararının uygulandığı dönemlerde son sultan Vahideddin'in Şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi, ordunun görevinin yalnızca oruç tutmak ve padişaha dua etmek olduğunu belirten bir açıklama yapmıştır. Bunun üzerine İstanbul Şeyhülislamı Abdullah Dürrizade efendi de 11 Nisan 1920’de Mustafa Kemal ve Kuva-yı Milliye'nin önde gelenlerini dinsizlik,  itaatsizlik, devlete ve millete ihanet ile suçlanmış ve öldürülmelerinin farz olduğunu açıklamıştır. Şeyhülislam Abdullah Efendi ayrıca, ulusalcı paşaların öldürülmelerinin dinen caiz olduğunu ve Kuvay-ı Milliye'ye karşı mücadele ederken ölenlerin şehit, kalanların gazi olacağını bildirmiştir. Dönemin din adamları tarafından yapılan bu açıklamalar bizzat Milli Mücadele karşıtı ve düşman yanlısı bir hükümetin var olduğunu gözler önüne sermektedir.
              Sonuç olarak; Damat Ferit Paşa ve hükümetinin ve şeyhülislamlarının kendi görüşleri doğrultusunda ya da baskı yolu ile vermiş oldukları bu idam fetvaları gerçekleşmemiş, ne Kuvâ-yı Milliye ne de Milli Mücadele'nin önüne geçilememiştir. O kanlı günlerde halk kendi geleceğini bizzat kendisi kurtarmıştır.
                                                                                             Müge HATİPOĞLU

KAYNAKLAR
Doç. Dr. Ali SARIKOYUNCU,  " Şeyhülislam Mustafa Sabri'nin Milli Mücadele ve Atatürk İnkılapları Karşıtı Tutum ve Davranışları" Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt XII, Sayı 39, 1997
Doç. Dr. Osman AKANDERE, "Damat Ferit Paşa'nın IV. Hükümeti Döneminde Kuvâ-yı Milliye İleri Gelenleri Hakkında Verilen İdam Kararları", Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, S 43, 2009, s. 343-406
Mehmet İPŞİRLİ, "Dürrizade Abdullah Beyefendi" Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 10, s. 36
Sinan MEYDAN, " Emperyalizmin ve İşbirlikçilerinin Ordu Düşmanlığı",  Gizli  Saklı Tarih.
Ali Fuat CEBESOY, Milli Mücadele Hatıraları.


You Might Also Like

0 yorum