BABA MEYHORDUR DEYU…
21:49
BABA
MEYHORDUR DEYU…
Hep bildiklerimiz sınavlarla mı sınırlı kalacak?
Okullarımızda öğrendiğimiz değerli bilgiler yalnız bir vize bir de final için
mi? Kendisini ilme adamış hocalarımızın verdikleri bunca emek sadece bundan mı
ibaret? Başarı denilince yalnızca gano mu canlanmalı zihnimizde? İşte bu
sorularla çıktık yola. Elbette ki siz mürekkep yalamışsınız, bilirsiniz diyerek
hayatımızın her yerinde karşılaşabileceğimiz sorular olacak. Sadece sorularla
mı ibaret kalacak sanıyorsunuz? Şu konuda falan kişi şöyle diyor, iddiaları var
bir açıklık getir bakalım denilecek.
Bu sebepten dolayı derslerde öğrendiğimiz konuların
yalnızca sınıfta kalmasını istemedik. Bilginin paylaştıkça çoğalacağını,
gündelik hayatımızda ne kadar değerlendirirsek o kadar kalıcı olacağına inandık
ve bu dersi okumayan arkadaşlarımızın da istifadesine sunmak istedik.
Orhan Gazi’nin Geyikli Baba’ya iki yük şarap
göndermesi hakkında…
İddia o ki Orhan Gazi KızılKilise’nin fethinde
yararlı olduğu için ‘Baba meyhordur deyu iki yük araki ile iki yük şarap
gönderile’ diye emir verir ve Geyikli Baba’ya araki (içki ) ile şarap gönderir.
İnsan değer verdiği şeyi hediye eder. Bir de bu dervişler kuruluş dönemi
sultanlarına danışmanlık yapmışlar diyorlar…
Nasıl olur? Sizce de bu işte bir yanlışlık yok mu?
Birisi koskoca padişah diğeri keramet sahibi derviş. Gelin hep beraber işin
aslı astarını öğrenelim…
Geyikli Baba Balım sultan yaz bakalım der ve başlar.
‘padişah bize iki yük yağ ve iki yük bal göndermişler deyü bir kazgan getirdüb
ateş yakdurub kaynatdırur ve içine pirinç kayub ala zerde olub getiren adam
nazarında ve hem anınile bu zerdeden padişaha gönderib ve hem ateşde yanan
ateşden biraz kor bir panbuk içine koyup padişaha göndermiş.’[1]
Yani günümüz Türkçesiyle padişah bize iki yük yağ ve iki yük bal göndermiş, bir
kazan getirip içine pirinç koyup kaynatmış ve bunu gelen adam adedince yapmış
ve gelen askere bu zerdeden padişaha vermesini ve ateşte yanan bir koru bir
pamuğun içine sarıp padişaha götürmesini istemiş. Askerler Orhan Sultan’a gelene
kadar pamuğun yanmadığını görmüşler. Geyikli Baba bu hareketiyle kısaca bizim
dergâhımıza giren rakı yağ, şarap bal olur demek ister ve devam eder ‘Ey Orhan
sultan ben senin bildiğin içici dervişlerden değilim bunu da anlaman için
pamuğun içine kor koydum sana ulaşana kadar yanmadığını göreceksin’ demek
istemiş ve kerametini göstermiştir.
Peki ya Orhan Sultan neden böyle bir hediye
yollasın?
Arap seyyahı İbn i Battûta onu ‘Sultan Osmancık oğlu
ihtiyârüddin Orhan Bey’ diye anar ve zenginlik, arazi, askeri kuvvet bakımından
Türkmen sultanlarının en büyüğü olup 100 kadar kalesinin bulunduğunu, zamanının
çoğunu bu kaleleri dolaşmakla geçirdiğini, her birinde birkaç gün kalıp durumu
teftiş ettiğini, bir şehirdeki ikametinin asla bir ayı bulmadığını, kâfirlerle
sürekli savaşta olup onları kalelerinde kuşatma altında tuttuğunu kaydeder.[2]Ayrıca
Orhan vilayet teftişlerinde zâviye dervişlerini de teftiş ederdi der.[3]
Yani Geyikli Baba’ya bunları göndermekle sınamış
olduğunu, Geyikli Baba’nın da geri göndermekle bu sınavı kazandığı anlaşılır.
Ardından Orhan Gazi dervişe Uludağ eteğindeki bugün
Babasultan denilen yeri bağışlar. Sonraları, Orhan onun mezarı üzerine kubbeli
bir türbe, yanına zaviye ve Cuma mescidi yaptırır.[4]
Peki bu iddianın kökü nedir?
Orhan Bey ile Geyikli Baba arasında geçen bu mesele
H. Ziya Ülken tarafından 1924’te yayımlanmış bir belgede yer almıştır. Ahmet
Yaşar Ocak makalesinde şu ifadeyi kullanmıştır: ‘Orhan Bey Kızılkilise’nin
fethine katkıları nedeniyle Geyikli Baba’ya ödül olarak şarap ve rakı
göndermiş; çünkü Geyikli Baba ve müritleri şarap içerlermiş’[5]. Ahmet Yaşar Ocak’ın bu ifadesine dayanarak yüzlerce
görüş ortaya çıkar.
Abdullah Mustafa MİRİK
[1] Sezai Sevim, ‘ İlk Osmanlı
Vakayinâmelerinde Sultanlar ve Dervişler’, Uluslararası Bursa Tasavvuf Kültürü
Sempozyumu 4, Eylül 2005, F.Özsan Matbaacılık, Bursa 2005, s. 314-315.
[2] Halil İnalcık, Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları 1302-1481 TDV
Yayın Matbaacılık, Ankara 2010, s.48.
[3] İnalcık, Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları 1302-1481, s.73.
[4] Halil İnalcık, Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları 1302-1481,
s.73.
[5] Ahmet Yaşar Ocak, ‘Osmanlı
Beyliği Topraklarındaki Sufi Çevreler ve Abdalan-ı Rum Sorunu (1300-1389)’, Osmanlı Beyliği (1300-1389), ED.
Elizabeth A. Zacharıadou, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1997, s.172.
0 yorum